16 Ocak 2010

Esra Zeynep



1966 Ankara doğumlu
İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da, yükseköğrenimini İngiltere’de yaptı. Şiirleri Varlık, Argos, Sombahar, Yaşasın Edebiyat gibi dergilerde yayımlandı. Televizyon programlarında çalıştı. “ Yaşanmıştır “ adlı kitabı 3 baskı yaptı..


41808_2

Broy Yayınları-1993
108 sayfa, kapak : Semih Balcıoğlu

"Ben niçinim?"
Bu soruyu "ölümün hamallığı için" diye yanıtlayacak cesaret ve çapta bir şair yüreği: "Bütün ölümler sanki evim!" Yaşamak; ölümle yüzleşmeye kararlı bir alıştırmalar toplamıysa, sürekli ağırlaşan bir yük. Esra Zeynep şiirinin sarkacı, işte bu yükle, yaşamda en son kalan mostralık hüzün ve hınzırlığın lirizmi arasında ömürlerdir gidip geliyor sanki:

Dokunduğu her anı buğulu gözlerle sarakaya alarak. Ve sevecen bir kırgınlıkla yorulmaksızın gezindiği bu yaşam denen çıfıt çarşısında en zor anları eliyle koymuşcasına buluyor, umursuzca yitiriyor. Kaleminin ucunda kalansa yetiyor ona. Bu ceffelkalem yazıldığı izlenimi veren şiirde, olağanüstü hafifseme duygusuyla, şiir için başka her şeyi -yaşam dahil- yüzüstü melankoliye acı bir keyifle terk edebilme gözüpekliği, gizlenmiş bir işçiliğin önünde nasıl da hep kol kola... (arka kapak)

23128_2

Hayalet Gemi dergisinde de şiirleri çıkmıştır

Aralık 1993 / Unutuş
Ocak 1994 / Tekerrür
Şubat 1994 / Kaos…….sayılarında..


hg15 hg16 hg17


Benim notlarımdan..

-duvağından anlıyoruz
kız bakire
ölümü saymazsak...

-örtmüşlerdi
elim çarşafı çekti yüzünden
bağlamışlardı
dudaklarına dokundu elim
bir kör gibi
yürüdü ayaklarım
omuzlarımdan tutup kollarım
otobüse bindirdi
uzundan gri bir yol
şeritleri çarşaf
hoşgeldiniz diye bir şehir
ne dediniz dedi yanımdaki
sesim cevap verdi :
Ben artık Niçinim....


-bir anne atlamış Fırat'tan
üç çocuğuyla biri sırtında
ekiplere haber
boşuna aramayın oralarda
bana vurdu cesetleri...

-dünyada kaç kişi
aralarında maça ası
yaramaz perle yatıyor
-neden bir el-
toplayıp herkesi yataklarından
yeniden dağıtmıyor
neden...

-git bekle
dudaklarının kıyısında
dakika başı
bir gülücük kalkar mutluluğa
birini kaçırırsan
birini yakala...

-belki de ruhumuz
sayısız kuştan oluşuyor
etten hücremizin kilidini
ölüm açtığı gün
kuşlarımız
içimizde kalan dallara uçuyor...

-gece sabaha dururken
öyle bir mavi geçer ki yüzünden
kaldırır başını bakar deniz...

-anlat
herkes bir hayatla yorgun,
sen kaç hayatın hamalısın?
duygusallığın hangi yüzyıl?
hüznün rengi insanına göre.
seninki fırdöndü mavisi mi ne;
kokusu hani antika kitaplar,
sayfalarında okyanus kurutulmuş.
anlat,
herkes bir aşkla yorgun.
sen bir erkek için ölürken,
nasıl bir kız için öldürebilirsin?
herkes başka bir sen'i tanıyor.
kaç adın varsa avuçlarıma yaz;
unutkanlığım mâlûm.
ne olur otur anlat;
sen en çok kaç kişisin?
kimdin, nereliydin, şimdi kimsin?
anlat ben hangi sen'im?


Picture1


-ağaçlar bana mektup yazmış.
senin için diyorlar ki;
o atkestanesi,
o defne,
o ıhlamur
sokaklar boyu kokar.
cevap yazdım:
hayır dedim, hayır,
o denizkestanesi,
denizler boyu kokar.

-kendi ellerinle sildin
hatlarını belleğimden
hayalimde
boş bir çerçeve gibi
geçip gidersin
sevgimle örterim yokluğunu...

-benden ne köy olurmuş ne kasaba
ne olmuş ne köy ne kasabaysam
filmlere alt yazı
kızlara takma kirpik
kardanadamlara havuç
vapurlara düdük
trenlere ray olur ne haber
sonra bir palto olur benden
şöyle karga siyahı
kutuplara layık
koca eller göre üç cepli
ben ne olsam üşürüm o başka...

-kalemdi
mürekkebi lavanta
kağıttım,
anladım birden
kamaşırken içim...

-sırdı
şiire gömdüm
sırdım
sakladı...

-( ...........bu şiiri mezarlıkta buldum
bir taşın kıyısında bitmişti kopardım
..................................büyüyecek...)

-soruyorsun
mektup yazabilir mi ağaçlar
evet
okumasını bilirsen evet
yaprak yaprak hemde...

-hayat gel artık
ölümden hamileyim nasılsa...

-alo, yalnız mısınız
yok çalıyorsunuz
ne iyi anlaşamazdık yoksa
meşgul çalsaydınız
uzun uzun
adınız a ile başlasın
dikili dostunuz yokmuş hayatta
benim atım varmış
hem kanatlı hem yüzgeçli
de
tadı yokmuş tek binmenin
alo alo
neden açtınız sanki...

-lafın tam burasında dur
yatıya kalacağım o sözcükle
aç avucunu kıvrılayım
parmaklarınla ört üzerimi....

-dur bir dakika hayat
soyunma
indir şu levhayı duvardan
tamam
canım peşin
söyle sonra yat altıma
ölüm mü seni satıyor
sen mi ölümü
ölenler kime sermaye....

-topraktı
funda toprağı
cılız bir köktüm
ektim kendimi
yaşar mıyım sormadan....

-bir anlık sessizliğim kalmadı yaslanacak
ne olur gelsin kapatsın,
kapatsın artık içimdeki radyoyu,
kim unuttuysa açık..

-gülümsemeniz hep güneşli midir?
insan çiçek açıyor ansızın,
elim ayağınıza dolaşıyor,
az kalsın üzerinize düşeceğim.
merhabanız hep böyle midir?
taşlaştı sanıyordum
başımda hüzün bulutları,
pardon sizi de ıslattım.
sakarlığımı bağışlayın,
mutluluk acemisiyim,
buranızdan mı öpülüyordu sizin?

kitabın baskısı yok sanırım ama bu adrese bir bakın derim..

6 yorum:

  1. Yazacaklarım kesinlikle kişisel düşüncelerimdir ve bu sebeple önemsemeyin diyeceğim:)

    Edebiyatı seviyorum ve edebiyatla uğraşan tüm kişilere büyük bir sempati duyuyorum.

    Gerçekten de sanatın her dalı birlikte adım attığımız ve birlikte büyüdüğümüz, güzelleştiğimiz bir süreci içinde barındırır. Ve doğal olarak ta buradan sayısız insanlar gelir ve geçer...

    Esra Zeybep te kuşkusuz edebiyata gönül vermiş kişilerdendir ve bu sebeple bir de kitabı çıkmış vatandaşlarımızdan biridir.

    Ancak şu andaki konumuyla ben Esra Zeynep i edebiyatçı, yada şair sınıfına çok fazla sokamayacağım.Çok iyi bir amatör aslına bakacak olursanız.

    Bu amatör ruhundan sıyrılıp edebiyatçı kimliğini alabilecek mi?

    Bunu zaman gösterecektir ama şimdilik diyebilirim ki; bir kaç tane gerçekten güzel şiirleri olan kişidir Esra Zeynep...

    YanıtlaSil
  2. Esra Zeynep tercihini televizyon dünyasına doğru yapmış anlaşılan-ben onu okuduğumda edebiyat alanında yeni bir isim keşfetmiş duygusuyla hareket etmiştim-gerisinin gelmemesi kendi adına üzücü birşey tabi..Bizde olanlarla idare edeceğiz..

    YanıtlaSil
  3. Küçük bir açıklama;

    Nicellikte değilim, devamı gelir yada gelmez pek önemsemiyorum bu tarz şeyleri.

    Örneğin Ahmet Arif in kaç şiiri vardır?

    20... belki 21 yada şiir kitaplarına alınmamışlarla 30 u geçmez...

    Ama o Ahmet Arif tir...

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Sudaay
    Tasları severim, sukunluklarını... Gormus gecirmic duruslarını... Deniz ve ruzgarla usul usul bicimlenmelerini, yontulmalarını... Tas ustalarını severim.... Iyı tas ustasınının duvarlarını oksamadan gecemem... İste boyle bir tas ustası gecende, 'Ben seni tanıyorum, internetteki blogunda siirlerini okudum ama bitmemis gibiydiler! " dedi! Asık Veysel'den turku okuyan, 'tasın ruhu vardır" diyen bir tas ustasininın siir okumasına degil de internetten siirlerimi bulmasına sasırdım! Karsı cıktım: "Benim siir blogum yok, karıstırmısındır usta' diyerek, O ise; "Olma m? " dedi. Haklıymıs! Blogunuzda hatırı sayılır sayıda (yarım yamalak, siir alıntı kurallarını hice sayarak) siirim yer bulmus... Yine, taslara gelirsek deniz kenarından bulup aldıgınız, denizin sekillendirdigi bir tasın bir ucundan kırıp masanıza koyarsanız o tas ne kadar denizden 'alıntıladığınız' tas olur? Yine de sair dostu bir tas ustası ile tanısmama vesile oldugunuz icin tesekkur ediyorum.
    Dip not: Yayınlamamak, yazmamak demek degildir. Kimi zaman bir secimdir! Tasın bekleyisidir... Sevgiler, siirler Esra Zeynep

    YanıtlaSil
  5. Ben bir edebiyat eleştirmeni değilim-bu bloga aldığım şeyler de benim okuma serüvenimi gösteren şeylerdir-(defterlerime yazdığım şeylerin sanala yansımış halidir) o yüzden de şiir alıntı kurallarına falan uyması gerekmez-şiirlerin çok olması da üniversite de okuduğum dönemde şiirlerinizi ne kadar beğendiğimi gösterir.Eğer rahatsızlık verdiyse size başlığı kaldırabilirim. Yazıp yazmamanız-veya yayınlatmamanız tabi ki sizi ilgilendiren bir şeydir. Biz okur olarak her zaman iyi şiirler görmek isteriz. Taş ustası dostunuza bende selam gönderiyorum: "şiirin bitmemişi daha makbuldur bana göre de.."

    YanıtlaSil
  6. Esra Zeynep'in şiirleriyle tanıştığımda 10lu yaşlarımın başındaydım. Sanırım bizler için bir cennet varsa, kabul edilecek kadar hatmetmiştim ilk ve tek şiir kitabını. Sonra bekledim, devamı gelmedi. Kendi tercihi midir bilemem ama 20li yaşlarının Slav güzelliğinin azımsanamayacak katkısıyla, A. Ilhan'a önsöz yazdırarak yayınlanan ilk şiir kitabının ardından, ikincisini yayınlatmaya kalkışmak çok ürkütücü gelebilir. Genç yaşta, edebiyat dünyasının ortasına meteor gibi gibi düşen bir şair, şimdi kendini kaldırım taşı gibi hissedebilir.
    Ayrıca ana akım medyada uzun süre görev yapınca, kişinin sanatsal yaratıcılığı çok örseleniyor. Bu süreci deneyimleyenlerdenim.
    'Çalakalem'lerini takip ediyorum kendi blog sayfasından. Sanırım gazetecilik diliyle, şiir dilini bulamaç halinde önümüze sürmeyi bırakabildiği gün, tekrar sabahlara kadar, defalarca okunası şiirler yazacaktır.

    YanıtlaSil

Related Posts with thumbnails