21 Şubat 2011

Piyale Madra

piyalem

Çizdiği karikatürlerle yaşam sevincimizi körükleyen Türk karikatüristlerimizden..

Piyale Madra ortaöğrenimini Ankara’ da tamamladı ve 1974 yılında Fransa'ya giderek eğitimini Grenoble'daki Ecole des Beaux-Arts'da sürdürdü. 1977'de D.G.S.A. Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksekokulu Grafik Bölümü'nü bitirdi ve daha sonra grafik çalışmalarını 1981'de Stokholm'de sürdürdü.

me piyaleee madra

Madra, önce "Piknik" Bantlarıyla tanındı. Piknik 1982'de Milliyet'te başladı. Ardından yaklaşık 10 yıl boyunca Cumhuriyet'te yayınlandı. 1992'de ise Türkçe ve İngilizce olarak kitaplaştı.

Piyale Madra "Ademler ve Havvalar"ına ise 1994'te Yeni Yüzyıl gazetesinde başladı. Gazetenin 1998'de yayın yaşamına son vermesi ile Radikal'e geçen "Ademler ve Havvalar"ın ilk kitabı aynı yıl Yapı Kredi Yayınları'ndan çıktı. "Piknik"ler de "Ademler ve Havvalar"da çizgi film oldular. "Piknik"ler TRT1'de "Ademler ve Havvalar" NTV'de yayınlandı. Piknik yurtdışına da açıldı. Yayın haklarını İspanyol Televizyonu "Canal Metro" satın aldı.

Kitaplar-Toplu3

Kitapları

-1998-Ademler ve Havvalar-1-Yapı Kredi Yayınları
-1999-Ademler ve Havvalar-2-Remzi Kitapevi
-2001-Küçük Ademler ve Küçük Havvalar-İletişim Yayınları
-2003-Ademler ve Havvalar-3-Yapı Kredi Yayınları
-2005-Ademler ve Havvalar-4-Yapı Kredi Yayınları
-2007-Ademler ve Havvalar-5-Everest Yayınları
-2007-Aaa! Piknik!-Everest Yayınları
-2009-Ademler ve Havvalar-6-Everest Yayınları

Piyale_Madra2

Sergileri

-1994 Forte dei Marmi'de (İtalya) "Premio Satira Politica" Politik Hiciv Ödülü
-1995 6. Ferran (İtalya) Kadın Çizerler Bienali
-1995 İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi'nde kişisel sergi
-1995 Ghent'da (Belçika) kişisel sergi
-1996 Heusent'de (Belçika) kişisel sergi
-1996 İstanbul Galeri BM'de "A table" adlı karma sergi
-1997 7. Ferran (İtalya) Kadın Çizerler Bienali
-1998 Paris'te (Fransa) Türk Kadın Çizerler Sergisi,
-1998 Berlin'de (Almanya) Türk Çizerler Sergisi
-1999 Lyon'da (Fransa) kişisel sergi
-2000 İstanbul'da Paul Gillon ile ortak sergi
-2000 Amiens'de (Fransa) kişisel sergi
-2006 Paris'te (Fransa) Jean Plantu ile ortak sergi
-2006 Nancy'de (Fransa) karma sergi
-2007 Atlanta'da (ABD) "Cartooning for Peace" adlı karma sergi
-2010 Newyork'da (ABD) "Women and Power" adlı karma sergi

piyale madra

Onunla yapılan bir söyleşi

Çizime olan ilginiz nasıl başladı? Ailenizden sizi yönlendiren birileri oldu mu?

Ortaokul yıllarında eve sürekli olarak Akbaba dergisi alınırdı. Abim de Amerikan "Mad" dergisini getirirdi. Bu iki farklı dergi benim karikatüre olan ilgimi daha da arttırdı. Zaten elinden kalem düşmeyen bir çocuktum. Ailem, liseden sonra Fransa'da Güzel Sanatlar okuma isteğimi de hemen kabul etti. O yıllarda karikatür bir meslek olarak görülmediği için benim resme yeteneğim olduğu düşünülürdü. Dolayısıyla ressam olmak üzere Fransa'nın yolunu tuttum.

zpm35 zpm34

Her gün farklı hikayeler bulmakta zorlanmıyor musunuz, nerelerden ilham alıyorsunuz? Nasıl besleniyorsunuz?

Yaşadığım, gördüğüm, tanıdığım, tanımadığım insanlardan, okuduklarımdan, izlediklerimden her şeyden etkileniyorum diyebilirim.

zpm32 zpm31

Nasıl bir yerde çalışmayı tercih edersiniz? Çalışma ortamınızın çalışmalarınıza bir etkisi oluyor mu? Nelerden besleniyorsunuz?

Evimde, masamda çalışmaya alışkınım. Ama bazen zorunlu olarak başka mekanlarda da çalıştığım oldu. Bulunduğum yerdeki masayı da rahat çalışabileceğim bir hale sokup bir iki gün içinde adapte olabiliyorum. Yalnız mutlak bir sessizlik benim için çok önemli.

286080 2860803 2860801

İlk deneyiminiz olan ve 10 yıl boyunca Milliyette yayınlanan “Piknik” nasıl doğdu?

Piknik'i çizmeye 1981 yılında Milliyet gazetesinde başladım. Bir senenin sonunda Cumhuriyet gazetesine geçtim ve 9 sene orada devam ettim. O yıllarda bant karikatür (cartoon) bizde yeni yükselişe geçmişti. Cumhuriyet gazetesi Türk bant çizerlerinin bir araya geldiği tek gazeteydi. Biz beş çizer birbirinden çok farklı bantlarla gazetede yerimizi aldık.

zpm38 zpm40

Radikal gazetesinde halen devam eden “Ademler ve Havvalar” insanların doğal hallerini, birbirleri arasındaki iletişimi sıcak bir biçimde yansıtıyor bize. Bu projeye başlama fikrini nasıl oluşturdunuz?

Piknik'i çizdiğim yıllarda bir yandan da Cosmopolitan dergisine "Kadınlar ve kadınlar" adı altında tam sayfa çizimler yapıyordum. Yeni Yüzyıl gazetesi kuruluş aşamasındayken, benden bu tarz çizimler istedi ve Ademler ve Havvalar başladı.

zpm42 zpm43

Karikatür çizmek gerçekten çok zor olmalı. Bir şeyler yaratabilmek için altyapı zenginliği, dünya ile içiçe olmak, iyi gözlem yeteneği şart. Çizime ilgisi olan gençlere neler önerirsiniz, kendilerini bu konuda nasıl geliştirebilirler?

Düşünsel potansiyele dayalı bir sanat dalı olduğu için dış dünyaya açık olmayı gerektiriyor. Gözlem yaparak , toplumdaki değişimlerin getirdiği çelişkileri, tutarsızlıkları fark edebilmek önemli. Genç çizerler, Türk ve yabancı çizerlerin neler yaptıklarını takip ederek ufuklarını genişletmeliler ve kendilerine özgü bir tarzı yakalamaya çalışmalılar. Ve ellerinden kalem düşmemeli, bol bol çizmeliler.

zpm47 zpm48

2006’da DHL Express ve Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) işbirliği ile yurtdışı iletişim kampanyasına destek verdiniz. Bu kampanyanın amacı Avrupalıların gözündeki Türk imajını değiştirmekti ve DHL Express paketleri üzerinde dünyanın dört bir yanındaki yabancılara bu karikatürler ulaştı. Mizahla insanlara ulaşmak sizce başarılı oldu mu? Ülkemiz için önemli bir sorumluluk yüklendiniz, çalışırken neler hissettiniz?

Her yeni projede çok hevesli oluyorum. TÜSİAD böyle bir teklifle bana gelince aynı şekilde, başka hiçbir şey düşünemez hale gelip kaptırıp gittim. Benim için tabii ki çok heyecan vericiydi. Türkiye'nin tanıtımı için karikatür kullanmak zaten çok doğru bir karardı. Karikatür her zaman dikkat çeker, bakmadan geçemeyiz. Hedeflenene ulaşıldı, sonuç gayet başarılı oldu.

zpm49 zpm50

Kadın çizerler çizimlerinde genelde ilişkileri anlatıyor. Farklı konuları tercih etmiyor, özellikle siyasi karikatürleri erkek çizerler tercih ediyor. Bunun nedeni ne sizce?

Ben kendi payıma siyasi karikatüre uzak biriyim. İnsanlar ve ilişkiler her zaman ilgi odağım olmuştur. Dünyada da, bizde de kadın çizerler erkeklere oranla çok az. Aslında, ne yazık ki bütün sanat dallarında bu böyle. Böyle olunca, doğal olarak siyasi karkatür çizen kadın karikatürist de maalesef yok.

zpm51 zpm53

“Ademler ve Havvalar” dışında ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz, yeni projeleriniz var mı?

Newyork'da Eylül sonunda yapılacak olan Women and Power konferansları kapsamında açılacak olan karikatür sergisine katılacağım. Ayrıca yedinci kitabımın hazırlığı içindeyim.

zpm59 zpm60

Okurlarımız için bize bir gününüzü nasıl geçirdiğinizi anlatır mısınız, özel olarak neler yapmayı seversiniz?

Herkesinkinden farklı bir hayatım yok. Kitap okumak, seyahat etmek, arkadaşlarla, dostlarla biraraya gelmek, kızımla vakit geçirmek ve çizim yapmakla geçiyor günlerim.

Genel olarak sergileriniz yurtdışında, bunun özel bir nedeni var mı? Bunun nedeni yurtdışında sanata ilginin daha fazla olması olabilir mi?

zpm63 zpm64

Sergilere katılma ya da sergi açma teklifleri hep yurt dışından geldi. Ama önümüzdeki senelerde İstanbul'da retrospektif bir sergi açmak istiyorum. 28 senedir çiziyorum, vakit geldi diye düşünüyorum.

İstanbul ile aranız nasıl ? İstanbul’da özel olarak sevdiğiniz yerler?

Kandilli'de otuduğum için genellikle karşıya vapurla geçiyorum. Ve her seferinde boğaz, değişen renkleriyle İstanbul'u ne kadar çok sevdiğimi düşündürtüyor bana. Boğaz dışında, İstanbul'u İstanbul yapan eski semtleri, tarihi yarımadayı daha çok seviyorum.

zpm66 zpm67

Teknolojiyle aranız nasıl? Çalışmalarınızda teknolojiden ne ölçüde faydalanıyorsunuz?

Çizimlerimi uzunca bir süredir bilgisayar yoluyla gönderiyorum.

Çok teşekkür ederiz...
(alıntı: www.probil.com.tr)

zpm85 zpm81

Sanatçının çalışmalarından örnekler

web sayfası

3 yorum:

  1. Sevgili Mithat,

    Eğer seni tanımamış olsam çok daha farklı şeyler yazacağımı biliyorum ama tanıdığımdan yazacağım bir çok şey seni tam anlamıyla kapsamayacaktır.

    Ve bilmeni isterim ki bu seni hedef alan bir eleştiri olmayacaktır, ne haddime ama sistemi eleştiren bir yazıya hazırlan:)

    Yeter artık! gerçekten sistemli bir şekilde ne adına olursa olsun insanların emeklerinin sömürülmesine bir dur demeliyiz.

    Sanatçıları tanıtmak, onların yaşamları hakkında bilgi vermek, çalışmalarına yönelik örnekler sunmak hiç yanlış şeyler değil. Hatta tam tersine eli kalem kağıt tutan herkes bir şekilde sanatın ve sanatçının tanınmasında katkıda bulunmalıdır.

    Bu anlamda yaptıklarını takdirle karşılıyorum.Ama söz konusu karikatüristler olduğu zaman onların emeklerinin böylesine yoğun bir şekilde kullanılıyor olmasına hiç sevimli bir gözle bakamıyorum.

    Hele kitaplarının bir şekilde kopyalanıp internet ortamında yayılmasına kalbim dayanmıyor.

    Korsan kitapçılar edebiyatçıların çalışmalarını bir şekilde sömürürken, internet ortamında karikatüristlerin çizgilerinin böyle yoğun olarak olması ve dağılmasında etken olmak farklı bir durum değil benim için.

    Söz konusu müzik olduğu zaman sanatçıların tüm cd lerinin diskografi şeklinde yayınlanmasını da anlamayanlardanım. Ama müziğin içinde biri olduğumdan aslında müzik sektöründe sanatçılar tarafından hazırlanan cd lerin sanatçıların cebine kar olarak dönmediğini çok iyi biliyorum. Aldığımız her cd. plak şirketlerini zengin eder.

    Müzisyenlerin cd leri de onların tanınmasında bir reklam görevi yapar. Onların kazancı verdikleri konserlerdir.

    Bu sebeple albüm indirme işine çok ta fazla olumsuz gözle bakmak anlamsız oluyor. Bir de müzik sektörüyle başa çıkılmaz, şu satırları yazdığım anda bile milyonlarca cd piyasaya sürülüyor.

    Ama karikatür öyle değil.

    O gerçekten yayınlanması bir çok aşamadan geçen zorluğu içinde barındırır. Ve bizlere çeşitli konular hakkında ışık sunabilmek için vardır.Bir an için anlatmak istediğimiz onca şeyi çizgilerle anlatma sanatıdır. Neredeyse tüm sanatların üstündedir diyebilirim

    Ama burada yada başka yerlerde bu sanatçıların neredeyse tüm karikatürlerini yayınlamak nasıl bir zihniyettir? neyi niçin yaparsınız, amacınız nedir tüm karikatürleri net batağına katmak için?

    Sakın bana karikatür sevgisinden söz etmeyin. Bu sevgiyle, olmaz olsun diyebilirim bu sevgiye.Sevgi tüketmek değildir ki...

    İzlediğim Earthlings (2005) adlı belgesel çok daha anlam kazanıyor net ortamında yapılanları gördükçe. Bitmek bilmeyen hayvansı dürtülerimiz hep kendimiz için. Yaptıklarımıza da çok iyi kılıflar bularak haklı çıkmıyormuyuz bir kez daha biz neyiz diye soraasım geliyor....

    Keşke bu tanıtımlarında indireceğimiz hiç bir şey olmasa....

    YanıtlaSil
  2. Eleştirilerine katılıyorum aslında-ama beni bu şekilde yapmaya yönelten bazı durumlar var kısaca bunları açıklarsam:

    Eskiden beri bir hayalim vardır benim: Yeni bir yaşama düzeni kuruluyor ve herşeye sıfırdan başlıyoruz-ve hepimiz yeni baştan öğrenmeye hevesli birer öğrenciyiz: işte bu yeni yaşama ilk başlama serüveninde hangi güzel insanlarla yolculuğa çıkılacağını
    düşünüp kendimce birer sanatçı paketleri oluşturmak istemişimdir. Ve sonra sırasıyla bu paketleri açıp birer birer belli bir süreye yayarak-iyice sindirip sonraki sanatçı paketine geçmek ve bunu tüm hayata yaymak..

    Böyle bir eğitmle yetişen insanın nasıl birşey olacağını düşünürken bile mutlu oluyorum. Bu tabi tek kişiyle yapılacak birşey değil. Ve seçilecek isimlerin tartışmasız isimler olması en büyük zorluklardan biridir. Benim blogta yapmak istediğim tamamen bu düşüncenin çok minyatür halidir. Elimden geldiğince Karikatür-Fotograf-Resim-Müzik-Edebiyat-Sinema alanında kendimce değerli gördüğüm isimleri bir araya toplamak ve kendi izdüşümümü oluşturmak isteği gibi. Bunu yaparken de aslında sanatçının tüm eserleri falan koymuyorum- Müzikte yaptığımız gibi o sanatçının sadece bir tek eserinin güzel bir formunu koymak istiyorum-(şunu da söylemek isterim: hangi tür olursa olsun elimizdeki örnek ne kadar kaliteli olursa beğenirliliği o kadar yüksek olur. 280x320 piksel boyutundaki bir resme ben bakma isteği bile duymam-müzikte flag formatına göre 56-128 kbits/sn ile oluşturulan mp3'lerin verdiği zevk gibi.)

    İkinci bir husus da şöyle-örneğin daha önce "Savaş Dinçel'in Çok Sesli" adlı çalışmasını eklemiştim, bugün bu kitabı kitapçılarda bulamazsınız ne yazık ki. Üstelik yeniden basılacağını da sanmıyorum yayınevi elindekileri tüketmek adına değerinin çok altında (ne alırsan 1 milyon ) satmak zorunda kalmıştı. Bu kitaptan ben 5 tane alıp sevdiklerime armağan etmiştim. Yani buraya eklemekle o sanatçıyı sömürmüş falan olmuyorum-olsa olsa onu unutturmamaya çalışıyorum-hepsinde durum böyle mi-böyle olmazsa bile
    benzemektedir.

    Daha önce dozu az bir şekilde aynı yönde yaptığın eleştiriyi dikkate aldım sayılır aslında son 2-3 çalışmada bloga koyduğum karikatürlerin hepsi netten alınmadır. Piyale Madra da hele taranmış hiçbir kitap falan yoktur. Büyük bir kısmını http://www.sanalmuze.org/sergiler/contentxy.php?sergi=733&ic=90&pg=0
    den almıştım. Aslında benim yaptığım şey buraya aldığım sanatçıyla ilgili her şeyi derli toplu birarada görme isteğidir.

    Son olarak şunu söyleyebilirim:
    Şöyle bir döngü var aslında: sanal / digital olarak elimizde bulunan herşey aslında uçup gidici şeylerdir, yani bir bakarsın CD bozulmuştur-hardiskin uçmuştur-PC zarar görmüştür aslolan şey aslında kağıtta olan (kitaplar) şeylerdir. Şunu demeye çalışıyorum-bir fotoğrafı karikatürü-resmi görürüz sonra onu bir şekilde tararız ya da netten taranmış haline sahip oluruz sonra da beğendiklerimizi gidip bir şekilde bastırmak zorunda kalırız, başa döneriz yani digital formlar hiçbir zaman aslının yerini tutmuyor o yüzden de bu tip kitapları gerçekten beğeniyorsak kitap şeklinde sahip olmamız gerekiyor. Ben hem kitaba hemde digital formlarına sahip olmak isteyen guruptanım-ve buraya örnekler koymakla insanların bunları görüp özenip sonra da gidip alacaklarını düşünüyorum. Sadece digital formlar hiçbir işe yaramaz bana göre.

    Bir de şöyle birşey var, sadece digital kopyalarla yetinen kişiler zaten hiçbir zaman gidip parayla birşey almayacak/alamayacak kişilerdir-ve bunun sorumlusu onlarda değildir, başta bireyin böyle de bir ihtiyacının olacağını düşünmeyen sosyal bir devletin olmayışıdır. (parasızlık), ikincisi de bireyde bu tip zevklerin henüz gelişmemiş ya da öğrenilmemiş (kültürsüzlük) olması..

    YanıtlaSil
  3. Valla canımcım; "yemezler" :))))))

    Tüketim toplumlarında onca malların ortada olması gerçek ihtiyaçlarımızın görülmemesine sebep olur.

    Net ortamında bu kadar çok malzemeler dolaşırken kimsenin işin aslıyla ilgilenmeyeceği mutlaktır.

    Arz-talepte işin bir başka gerçeğidir. Nasıl olsa bir şekilde bulunacağı garantisini veren net ortamı kişilerin ihtiyaçlarını karşılıyorsa Savaş Dinçel in karikatür kitabını aramaya ve kitapçılardan ısrarla istemeye yöneltmeyecektir zaten kişiyi.

    Kitapların ikinci, üçüncü vs. baskıları kişilerin talepleriyle ortaya çıkacaktır.

    Dijital kopyalarla yetinme alışkanlığı çoktan yerleştirilmiştir ve kusura bakma sende içsel olarak çok iyi niyetli olmana rağmen bu alışkanlığın daha da yerleşmesinden başka bir şey yapmıyorsun bu sistem içersinde...

    Kişiyi tanımaya çalışmak "merak" olgusuyla ortaya çıkar ve kişisel bir çabadır. Ve bu merak başkası tarafından tatmin edildiği sürece gerçek anlamda öğrenme, tanıma olmayacaktır. Bireyi öğrenmenin dışında tuttuğunun farkında bile değilsin dersem çok mu acımasız davranmış olurum acaba?

    Gerçekten yüksek sesle düşünüyorum amacım başka bir şey değil:))))

    YanıtlaSil

Related Posts with thumbnails