12 Mayıs 2019

Ayşe Güren-Süreduran





















Ayşe Güren

1970’te Kayseri’de doğdu. Çocukluğunu İstanbul’da, zamanın işçi semti Ortaköy’de, Boğaz kıyısında geçirdi. Memleketin tüm renklerinin bir arada yaşadığı bu alçakgönüllü semtin sokaklarında özgürce geçirdiği çocukluğu, yazma sevgisinin temelini oluşturdu.

Çocukluk yıllarını uzatmanın yolunu, çocuk öyküleri yazmakta buldu. Çocuk kitaplarının dışında Süreduran isimli bir öykü kitabı var. Çalışmak Sağlığa Zararlıdır adlı incelemeyi ise Fransızcadan dilimize çevirdi. Bir tane de gene çocuklar için Dünya Gezgini Kuşlar adlı kitap çevirisi vardır..

Kitapları

-Kaptan Kazım’ın Sağ Yanağı-Can Çocuk Yayınları
-Şemsiyesine Saklanan Adam-Kuraldışı Yayınları 
-Uykusuz Ayılar Kahvesi-Kuraldışı Yayınları 
-Gökten Yağan İkizler Aşkına-Can Çocuk Yayınları
-Dinozor Kuşları-Can Çocuk Yayınları
-Dünya Gezgini Kuşlar-Fleur Daugey-Kuraldışı Yayınları-Çeviri
-Çalışmak Sağlığa Zararlıdır-Annie Thebaud-Mony-Ayrıntı Yayınları
-Süreduran Minik Öyküler-Çınar Yayınları




















Ayşe Güren-Süreduran Minik Öyküler
Çınar Yayınları / 2010 / 115 sayfa 

Çınar Yayınları tarafından yayımlanan ilk kitabı. Üç bölümden oluşan kitapta adı üstünde 77 minik öykü var. Hiç abartıya kaçmadan anlatılmış, canlı, vurucu öyküler...Kitaptan tadımlık alıntılar :

Filmciler Geldi

1
İçiyor mu baban, hadi söyle yavrucuğum, dedi filmci abla.
Güldüm. İçince çok tatlı oluyor, beni kucaklıyor, havada
döndürüyor, dedim. Stop, kestik, dediler. Annem indirdi
kafama bir tane.

2
Otur abilerin gibi annenin yanına, dedi. Oturmam, ben ona küsüm, 
daha demin vurdu bana, dedim. Otur yavrucuğum, dediler. 
Bak sana bisiklet alacağız. İstemem, bu bayırda
ne yapayım bisikleti ben, dedim. Annem elimi tutup öyle
bir çekti ki kolum kopacaktı.
Suratımı asıp oturdum, azıcık da ağladım.
En çok burasını çektiler.

3
Annem anlattı.
Adam dört aydır yok. İnşaata gitti sözde, 
ne ses var ne soluk. Beş çocuk, geçinemiyoruz. 
Büyükler su satıyor, selpak yatıyor ya, neye yetsin. 
Bu en küçük, çok yaramaz. 
Birkaç eve temizliğe gittim, ama bununla olmuyor. 
Burda bıraksam mahalleyi birbirine katıyor. Muhtacız. 
Allah razı olsun sizden, dedi. Ağladı.
Herkese ne istediğini sordular. Bana da sordular. 
Cip istiyorum, dedim, sizinkinden.
Stop, kestik, kestik, dediler.

4
Filmciler çıkarken annem dedi ki: 
Karşıki ev, bizden de kötü. 
Onların ikiz kızları var, felçli. 
Anneleri de şeker hastası.
Çalışan kimseleri yok evde. 
Bir de onlara gitseniz.
Ağlamaz onlar, öyle yatarlar, 
boşuna gitmeyin, stop, kestik,dedim...


Babamın Eski Yeni Karısı

Sevgili günlük,
Babamın en eski karısı, babamın en yakın arkadaşıyla evlenmiş; 
babam da kızmış. Kızınca yeni karısı babamla kavga etmiş; 
kavga edince babam başka kadına gitmiş. 
Şimdi bu kadın karısı olacakmış; 
hiç durmadan ağlıyor eski yeni karısı.

Sevgili günlük,
Peki, annem neden ağlıyor?

Sevgili günlük,
Babamın en yakın arkadaşı, annemin eski sevgilisiymiş.
Fulya Ablaya anlatıyor hep. Ama neden ağlıyor, anlamıyorum.

Sevgili günlük,

Ben anneannemle dedemi çok özledim.



Kovalar

Ayrılmamıza sebep olan şu kova. 
İşten gelip evi temizlediğim,
yorgunluktan koridorda bıraktığım kova. 
Oktay’ın kaldırıp banyoya götürmek yerine 
üstünden atlayıp durduğu kova. 
Arkadaşlarına onu denemek için mahsustan ortada
bıraktığımı söylediği kova. 
İçine arapsaçına dönen ilişkimizi,
bir türlü çözemediğimiz sorunlarımızı 
doldurduğumuz kova...

Şimdi düşünüyorum da o kova bir değil, 
iki taneydi aslında. 
Biri benim, biri Oktay’ın kovası.


Beyaz Sabun Kokan

Kalbim küt küt attı gene. 
Bu gece değilse yarın gece ben de...
Sadece çocuklarla olsak olmaz mı? 
İlla biri gerekiyorsa, yeni biri olmaz mı? 
Şöyle, efendi, kendi yağıyla kavrulan,
beyaz sabun kokan, 
bana, Şükran Hanımcığım, bu sabah
afiyettesiniz inşallah, diyecek biri, olmaz mı?

Ölümden korktuğum yok benim!

Maide Hanım dedi ki, 
herkes öte tarafta eşine varacakmış.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with thumbnails