03 Mart 2025

John Gray-Kedi Felsefesi



İngiliz filozof John Nicholas Gray, siyaset felsefesi, analitik felsefe ve fikirler tarihi uzmanlığını yansıttığı kitaplarıyla tanınıyor. Avrupa Düşüncesi profesörü olarak görev aldığı Londra Ekonomi ve Siyaset Bilimi Okulu'ndan 2008'de emekli oldu. Ateizmin Yedi Türü, Saman Köpekler, Kara Ayin ve Kuklanın Ruhu gibi büyük övgü alan kitapların yazarı. Otuz yıldan uzun süredir de kedilerle ahbaplık ediyor.

Kitapları

-Kedi Felsefesi-Kediler ve Hayatın Anlamı
-Saman Köpekler-İnsanlar ve Diğer Hayvanlar Üzerine Düşünceler
-Kuklanın Ruhu-İnsan Özgürlüğüne Kısa Bir Bakış
-Liberalizmin İki Yüzü
-El Kaide-Modern Olmanın Anlamı
-Ateizmin Yedi Türü
-Kara Ayin
-Reklam Yasakları ve İfade Özgürlüğü
-Ölümsüzleştirme Kurulu
-Sahte Şafak
-Küresel Yanılgılar



John Gray-Kedi Felsefesi-Kediler ve Hayatın Anlamı
Çev. Ayşegül Yurdaçalış
Domingo Yayınları/ 144 sayfa


arka kapak

“Uyandığında daha çok çalışabilmek uğruna uyumak, acınası bir yaşam biçimidir. Keyif için uyu, kâr için değil.”

En zeki ve yaratıcı zihne sahip tür biziz. Sadece biz, türünün huzursuzluğuna deva bulmak için bir düşünce disiplinini-felsefeyi–yarattık. Öyleyse nasıl oluyor da kediler bir şekilde hep memnun ama biz hep dertliyiz? Belki de büyük filozoflarımızdan çok, kedilerden öğreneceklerimiz vardır.

Çağdaş düşünür John Gray insanın felsefeyle, inanışlarla ve modern araçlarla kurduğu dünyasının kırılganlığını bir kedinin patisiyle yoklayıp test ediyor; sevgi, bağlılık, ölümlülük, ahlak, kıskançlık ve benlik gibi belalı konuların kediler için neden meseleye dönüşmediğini anlamaya çalışıyor. Montaigne’in meşhur kedisinden, Vietnam Savaşı’nı cesaret ve neşesini kaybetmeden atlatmış kedi Mèo’ya, oradan da kedilerle ilgili kendi gözlemlerine uzanarak bir canlının “doğasına sadık olmasının” iyi yaşamak için kilit önemini vurguluyor. Bebeklikten itibaren toplumsal kabullere göre inşa ettiğimiz kendimize dair imgelerin çoğu zaman bedenimiz ya da yaşamımızın gerçekliğiyle uyuşmadığını, dolayısıyla onların peşinden koşmanın mutluluktan çok hayal kırıklığı getireceğinin altını çizerek, hayatlarımızın her türlü mükemmellik fikrinden daha zengin ve daha anlamlı olduğunu gösteriyor.

Kedi Felsefesi, kışkırtıcı fikirleriyle okurlarını silkeleyen, yün yumağına dolanmanın kedilere özgü olmadığını gösteren küçük ama tesirli bir kitap.




kitaptan alıntılar

"Bilinç, kendine döndüğünde, iyi  hayata giden yolda engel  oluşturur.  Özbilinç, acı verici  deneyimleri farkındalığın erişemediği  bir köşesine durmaksızın itme çabasıyla, insan aklını  bölmüştür.  Bastırılmış  acı,  hayatın  anlamına  ilişkin soruları akla getirerek adeta onu zehirler. Buna karşılık, kedi aklı bir ve bütündür. Acı çekilir ve unutulur, sonra yaşama sevinci  geri  döner.  Kediler  yaşamlarını  sorgulama  ihtiyacı duymazlar, zira hayatın yaşamaya değer olduğundan şüpheleri yoktur. Felsefenin nafile yere dindirmeye çabaladığı bitmez tükenmez huzursuzluğun kaynağı, insanın özbilincidir. "

"Bugünkü ev kedileri, bu türün yaklaşık 12.000 yıl önce Yakın Doğu'nun bugün kısmen Türkiye, Irak ve İsrail'i oluşturan bölgelerinde insanlarla yaşamaya başlayan belirli bir  kolunun, Felis  silvestris  lybica'nın  torunlarıdır.  Bu ke­diler  bu  bölgelerdeki  köyleri  istila  ederek, insanlığın  daha yerleşik bir yaşama geçişini kendileri için fırsata çevirmeyi başardılar.  Depolanmış  tohumlar  ve  hububatın  cezbettiği kemirgenleri ve  diğer hayvanları avlayarak ve  yemek  üzere kesilen hayvanlardan artakalan etleri kapışarak, insan yerleşimlerini güvenli gıda kaynakları haline getirdiler."


"İnsanların kedileri evlerine kabul etmelerinin daha temel sebeplerinden  biri,  kedilerin  insanlara  kendilerini  sevmeyi öğretmiş  olmalarıdır.  Kedigil  evcilleşmesinin  altında  yatan esas neden budur.  Kediler  öylesine cazip ve akıl çelicidirler ki, sıklıkla bu dünyanın ötesinde bir yerlerden gelen varlıklar olarak görülmüşlerdir. İnsanlar, insan dünyasının dışında kalan bir şeylere ihtiyaç duyarlar, yoksa akıllarını kaçırabilirler. Animizm ki en eski ve en evrensel dindir- insan dışı hayvanları ruhsal olarak bizimle eşdeğer, hatta bizden daha üstün kabul ederek işte bu ihtiyacı karşılıyordu. Diğer canlılara  tapınarak  atalarımız, kendilerininkinin  dışındaki bir hayatla etkileşime girme şansı buldular."

"Doğalarına aykırı bir ortamın içinde sıkışıp kalmadıkları sürece, asla kedilerin canı sıkılmaz. Can sıkıntısı kişinin kendisiyle yalnız kalma korkusudur. Kediler kendileri olmaktan  mutludurlar,  insanlar  ise  kendilerinden  kaçarak mutlu olmaya çalışırlar." 


"Zalimlik, empatinin  negatif  biçimidir.  Başkalarının  hislerini  paylaşmadığınız sürece, acılarından da haz alamazsınız. İnsanlar Ortaçağ'da kedilere eziyet ederken  empatinin  bu  negatif biçimini  sergiliyorlardı.  Bunun  tersine,  kediler  ise  yakaladıkları bir fareyle oynarken onun çektiği azaptan zevk duymazlar. Avlarına  sataşıp  rahat vermemek, avcı  doğalarının bir dışavurumudur."


" Zen'de  "zihinsizliğe"  ulaşan kişi akıldan yoksun değildir.  "Zihinsizlik", zihin dağınıklığından arınmış dikkati -başka deyişle, kişinin yaptığı işe bütünüyle kendini vermesini- ifade  eder.  İnsanlarda bu nadiren kendiliğinden gerçekleşir. En iyi okçu, okunu düşünmeden atandır,  fakat buna ancak bir ömür boyu talim sonucunda ulaşılır. Kediler için ise zihinsizlik doğuştan gelen bir haldir. "


"Deliler  tanıdığımız  en  büyük  akıl  yürütücülerdir  ve  bu özellik onların yıkımına eşlik eden özelliklerinden de biridir. Tüm yaşamsal  süreçleri adeta  büzüşüp  akıllarında toplanmıştır. Aklı  başında  insanlarda  olup  da  onlarda olmayan şey nedir? Aldırmama, görünüşlere itibar etmeme, gevşeme ve dünyaya gülüp geçebilme yetisi. Onlar ise kendilerini bırakamazlar"




"Gel gör  ki, insanlar fikirler  uğruna  ölmekte  benzersiz  oldukları  gibi, fikirler uğruna öldürmekte de rakipsizdirler.  İpe sapa gelmez fikirler uğruna ölerek ve öldürerek hayatına anlam katmaya çalışmış ne çok insan vardır. Ve kendi  düşüncelerini paylaşmayanları  öldürerek, ölümü yendiklerine inanabilirler.  Avcı  hayvanlar  olarak  kediler,  yaşamak  için  öldürürler. Dişiler yavruları uğruna ölmeye hazırdır ve normalde bütün kediler kapatıldıkları bir yerden kurtulabilmek için hayatlarını tehlikeye atarlar. Ama herhangi bir tür ölümsüzlüğe erişebilmek uğruna öldürmemeleri ve ölmemeleriyle insanlardan ayrılırlar. Kedigil intihar eylemcileri yoktur.  Kediler ölmek istiyorlarsa, bu daha fazla yaşamak istemedikleri içindir.  Wittgenstein şöyle yazıyordu: 

"Eğer  sonsuzluktan  anlaşılan, sınırsız  bir  zamansal süre değil de zaman dışılık -ya da sonrasızlık- ise, şimdide yaşayan sonsuzu yaşar."


"Mısırlılara, dünyanın ruhlarla dolu olduğunu kabul eden animist gelenekler miras kalmıştı. Bu geleneklerde,  insanlar diğer hayvanlardan daha üstün değildi. Varlıkların -biri cansız maddeye, diğeri maddesel olmayan ruhlara ait- birbirinden apayrı iki işleyiş düzeni olmayıp, hayvan ve insan ruhlarının ortaklaşa paylaştıkları tek bir düzen vardı."


"Vazgeçebileceğimiz  yüklerimizden  biri,  mükemmel  bir hayatın mümkün olabileceği fikridir. Bu, hayatlarımızın kaçınılmaz biçimde yetersiz  ya  da kusurlu  olduğu anlamına gelmez. Aksine, hayatımız her türlü mükemmellik fikrinden daha zengin ve daha anlamlıdır.  İyi hayat, yaşamış olabileceğimiz ya da yaşayabileceğimiz bir hayat değil, halihazırda sahip  olduğumuz  hayattır.  Bu  konuda  kediler  bize  öğretmenlik  yapabilirler,  zira  onlar  yaşamadıkları  hayatlara  özlem duymazlar."




















*** İyi Yaşamaya Dair 10 Kedigil Tüyosu ***

Kediler insanlara nasıl yaşamaları gerektiğini öğretmeye ilgi duymazlar, ki duysalardı bile muhtemelen emirler vererek yapmazlardı bunu. Öte yandan, kedilerin bize nasıl daha az beceriksizce yaşayabileceğimize dair tüyolar verebilecekleri hayal edilebilir. Şüphesiz onlar bizden tavsiyelerine uymamızı da beklemeyeceklerdir. Önerilerini oyunbaz bir şekilde, hem kendileri hem de tavsiye alan insanlar için eğlencelik bir şey olarak sunacaklardır.

01-Asla insanları mantıklı davranmaya ikna etmeye çalışma

İnsanları akılcı davranmaya ikna etmeye çalışmak, kedilere vegan olmayı öğretmeye çalışmak gibidir. İnsanlar aklı, neye inanmak istiyorlarsa onu desteklemek, nadiren de inandıkları şeyin doğru olup olmadığını görmek amacıyla kullanırlar. Bu durum üzücü olsa da, senin ya da bir başkasının bu konuda yapabileceği hiçbir şey yoktur. Eğer insan mantıksızlığı seni hayal kırıklığına uğratıyor ya da bir şekilde tehlikeye atıyorsa, sakince oradan uzaklaş.

02-Yeterli zamanın olmadığından yakınmak aptalcadır

Eğer yeterince zamanın olmadığını düşünüyorsan, zamanını nasıl geçireceğini bilmiyorsun demektir. Amacına hizmet eden şeyler yap ve yapmaktan keyif aldığın şeyi, sırf o şeyin kendisi için yap. Böyle yaşayınca, bolca zamanın olduğunu göreceksin.

03-Çektiğin acıda anlam arama

Eğer mutsuzsan ıstırabında teselli arayabilirsin, ama bu kez de onu hayatının anlamı haline getirme tehlikesiyle karşılaşırsın. Acılarına bağlanma; bağlananlardan da uzak dur.

04-Başkalarına kayıtsız kalmak, kendini onları sevmek zorunda hissetmekten iyidir.

Evrensel sevgi ülküsünden daha çok zarar vermiş olan pek az ideal vardır. En iyisi, sevecenliğe dönüşebilecek bir kayıtsızlık geliştirmektir.

05-Mutluluğun peşinden koşmayı unut, böylelikle ona kavuşabilirsin

Mutluluğu peşinden koşarak yakalayamazsın, zira seni neyin mutlu edeceğini önceden bilmen mümkün değildir. Bunun yerine, en çok ilgini çeken şeyi yap, böylece mutluluk hakkında hiçbir şey bilmesen de mutlu olacaksın.

06-Hayat bir hikaye değildir

Eğer hayatını bir hikaye olarak algılarsan, onun sonunu yazma hevesine kapılabilirsin. Oysa yaşamının nasıl sonlanacağını ya da sondan önce neler olacağını henüz bilmiyorsun. En iyisi, yazılı metni bir kenara bırak. Yazılmamış hayat, uydurabileceğin her türlü hikayeden daha yaşamaya değerdir.

07-Karanlıktan korkma, çünkü nadide şeylerin pek çoğu gecenin içinde saklıdır

Harekete geçmeden önce düşünmen gerektiği öğretilmiştir sana ve genellikle de iyi bir tavsiyedir bu. Anlık hislerinle hareket etmek, fazla düşünmeden benimsemiş olduğun kimi köhnemiş felsefelere göre hareket etmekten başka bir şey olmayabilir. Ama bazen de gölgelerin içinde hafifçe parıldayan bir ipucunun peşine düşmekte fayda vardır. Onun seni nereye götüreceğini asla bilemezsin.

08-Uyumanın keyfi için uyu

Uyandığında daha çok çalışabilmek uğruna uyumak, acınası bir yaşam biçimidir. Keyif için uyu, kar için değil.

09-Seni mutlu etmeyi vadeden kişilerden uzak dur

Seni mutlu etmeyi vadedenler, kendileri daha az mutsuz olabilsinler diye yaparlar bunu. Senin acılarına muhtaçtırlar, zira o olmasa hayatın bir anlamı kalmayacaktır onlar için. Başkaları için yaşadığını söyleyen kimselere güvenme.

10-Eğer biraz olsun kedice yaşamayı öğrenemiyorsan, hiç vicdan azabı duymadan insanın oyalanma dünyasına geri dön

Kedice yaşamak, yaşadığın hayatın ötesinde bir şey istememek demektir. Bu da teselliler olmadan yaşamak anlamına gelir ve bu durumu kaldırabilmek senin için çok zor olabilir. O takdirde, miadını doldurmuş bir dini benimse, tercihen bol ritüelli olsun. Olur da kendine uygun bir din bulamazsan, sosyal yaşama vur kendini. Romantik aşkın heyecanı ve hayal kırıklıkları, paranın ve hırsların peşinde koşmak, siyasetin oyunları ve güncel haberlerin uğultusu çok geçmeden her türlü boşluk hissini defedecektir.

John Nicholas Gray

Türkçede yayınlanan tüm kitapları buradan indirip okuyabilirsiniz

Related Posts with thumbnails