
1966 Ankara doğumlu
İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da, yükseköğrenimini İngiltere’de yaptı. Şiirleri Varlık, Argos, Sombahar, Yaşasın Edebiyat gibi dergilerde yayımlandı. Televizyon programlarında çalıştı. “ Yaşanmıştır “ adlı kitabı 3 baskı yaptı..
Broy Yayınları-1993
108 sayfa, kapak : Semih Balcıoğlu
"Ben niçinim?"
Bu soruyu "ölümün hamallığı için" diye yanıtlayacak cesaret ve çapta bir şair yüreği: "Bütün ölümler sanki evim!" Yaşamak; ölümle yüzleşmeye kararlı bir alıştırmalar toplamıysa, sürekli ağırlaşan bir yük. Esra Zeynep şiirinin sarkacı, işte bu yükle, yaşamda en son kalan mostralık hüzün ve hınzırlığın lirizmi arasında ömürlerdir gidip geliyor sanki:
Dokunduğu her anı buğulu gözlerle sarakaya alarak. Ve sevecen bir kırgınlıkla yorulmaksızın gezindiği bu yaşam denen çıfıt çarşısında en zor anları eliyle koymuşcasına buluyor, umursuzca yitiriyor. Kaleminin ucunda kalansa yetiyor ona. Bu ceffelkalem yazıldığı izlenimi veren şiirde, olağanüstü hafifseme duygusuyla, şiir için başka her şeyi -yaşam dahil- yüzüstü melankoliye acı bir keyifle terk edebilme gözüpekliği, gizlenmiş bir işçiliğin önünde nasıl da hep kol kola... (arka kapak)
Hayalet Gemi dergisinde de şiirleri çıkmıştır
Aralık 1993 / Unutuş
Ocak 1994 / Tekerrür
Şubat 1994 / Kaos…….sayılarında..
Benim notlarımdan..
-duvağından anlıyoruz
kız bakire
ölümü saymazsak...
-örtmüşlerdi
elim çarşafı çekti yüzünden
bağlamışlardı
dudaklarına dokundu elim
bir kör gibi
yürüdü ayaklarım
omuzlarımdan tutup kollarım
otobüse bindirdi
uzundan gri bir yol
şeritleri çarşaf
hoşgeldiniz diye bir şehir
ne dediniz dedi yanımdaki
sesim cevap verdi :
Ben artık Niçinim....
-bir anne atlamış Fırat'tan
üç çocuğuyla biri sırtında
ekiplere haber
boşuna aramayın oralarda
bana vurdu cesetleri...
-dünyada kaç kişi
aralarında maça ası
yaramaz perle yatıyor
-neden bir el-
toplayıp herkesi yataklarından
yeniden dağıtmıyor
neden...
-git bekle
dudaklarının kıyısında
dakika başı
bir gülücük kalkar mutluluğa
birini kaçırırsan
birini yakala...
-belki de ruhumuz
sayısız kuştan oluşuyor
etten hücremizin kilidini
ölüm açtığı gün
kuşlarımız
içimizde kalan dallara uçuyor...
-gece sabaha dururken
öyle bir mavi geçer ki yüzünden
kaldırır başını bakar deniz...
-anlat
herkes bir hayatla yorgun,
sen kaç hayatın hamalısın?
duygusallığın hangi yüzyıl?
hüznün rengi insanına göre.
seninki fırdöndü mavisi mi ne;
kokusu hani antika kitaplar,
sayfalarında okyanus kurutulmuş.
anlat,
herkes bir aşkla yorgun.
sen bir erkek için ölürken,
nasıl bir kız için öldürebilirsin?
herkes başka bir sen'i tanıyor.
kaç adın varsa avuçlarıma yaz;
unutkanlığım mâlûm.
ne olur otur anlat;
sen en çok kaç kişisin?
kimdin, nereliydin, şimdi kimsin?
anlat ben hangi sen'im?
-ağaçlar bana mektup yazmış.
senin için diyorlar ki;
o atkestanesi,
o defne,
o ıhlamur
sokaklar boyu kokar.
cevap yazdım:
hayır dedim, hayır,
o denizkestanesi,
denizler boyu kokar.
-kendi ellerinle sildin
hatlarını belleğimden
hayalimde
boş bir çerçeve gibi
geçip gidersin
sevgimle örterim yokluğunu...
-benden ne köy olurmuş ne kasaba
ne olmuş ne köy ne kasabaysam
filmlere alt yazı
kızlara takma kirpik
kardanadamlara havuç
vapurlara düdük
trenlere ray olur ne haber
sonra bir palto olur benden
şöyle karga siyahı
kutuplara layık
koca eller göre üç cepli
ben ne olsam üşürüm o başka...
-kalemdi
mürekkebi lavanta
kağıttım,
anladım birden
kamaşırken içim...
-sırdı
şiire gömdüm
sırdım
sakladı...
-( ...........bu şiiri mezarlıkta buldum
bir taşın kıyısında bitmişti kopardım
..................................büyüyecek...)
-soruyorsun
mektup yazabilir mi ağaçlar
evet
okumasını bilirsen evet
yaprak yaprak hemde...
-hayat gel artık
ölümden hamileyim nasılsa...
-alo, yalnız mısınız
yok çalıyorsunuz
ne iyi anlaşamazdık yoksa
meşgul çalsaydınız
uzun uzun
adınız a ile başlasın
dikili dostunuz yokmuş hayatta
benim atım varmış
hem kanatlı hem yüzgeçli
de
tadı yokmuş tek binmenin
alo alo
neden açtınız sanki...
-lafın tam burasında dur
yatıya kalacağım o sözcükle
aç avucunu kıvrılayım
parmaklarınla ört üzerimi....
-dur bir dakika hayat
soyunma
indir şu levhayı duvardan
tamam
canım peşin
söyle sonra yat altıma
ölüm mü seni satıyor
sen mi ölümü
ölenler kime sermaye....
-topraktı
funda toprağı
cılız bir köktüm
ektim kendimi
yaşar mıyım sormadan....
-bir anlık sessizliğim kalmadı yaslanacak
ne olur gelsin kapatsın,
kapatsın artık içimdeki radyoyu,
kim unuttuysa açık..
-gülümsemeniz hep güneşli midir?
insan çiçek açıyor ansızın,
elim ayağınıza dolaşıyor,
az kalsın üzerinize düşeceğim.
merhabanız hep böyle midir?
taşlaştı sanıyordum
başımda hüzün bulutları,
pardon sizi de ıslattım.
sakarlığımı bağışlayın,
mutluluk acemisiyim,
buranızdan mı öpülüyordu sizin?
…
kitabın baskısı yok sanırım ama bu adrese bir bakın derim..