22 Kasım 2007

Kelimenü



SAĞLIK
Depreşyon :bir kişinin geçmişte yaşayıp atlatmayı
başardığı depresyonunun nüksetmesi, depreşmesi.

BİLİM İRFAN

Anadan Dogma:
Doğuştan sahip olduğumuz değişmesi imkânsız fikir,
inanç ve felsefeler bütünü.
Genlerimize kazınmış güçlü inançlar.
Zihinsel iskeletimizin omurgasını oluşturan
genetik mirasımız. (Dogma: Doğruluğu sınanmadan
benimsenen öğreti, anlayış veya felsefe.)

AŞK-İLİŞKİLER-CİNSELLİK
Bacıgard:Nişanlısı veya sözlüsüyle yalnız dışarıya çıkmasına
ancak yanlarında birisi olursa izin verilen genç kıza
eşlik eden, aşırı korumacı kız kardeş.

Plajtonik Aşk:
Cesareti toplayıp, plajda âşık olduğu kızın yanına gidip
konuşamayan gencin yaşadığı derin ve gizli sevgi.

BEBEK-ÇOCUK-PET
Tüh! bebek:İki yakaları bir araya zor gelen ve çoğu zaman
anne ve babalardan destek almak zorunda kalan,
yeni evli çalışan çiftin istemeden yaptığı bebek.
Doğum kontrol sürçmesi.

Velikopter:Sokağa çıktıklarında, çocuğundan gözünü bir kez
bile ayırmayan, hâkim bir noktaya çıkarak yaptığı
her şeyi, gittiği her yeri takip eden aşırı korumacı
ve vesveseli anne baba tipi.
Oyun parklarının demirbaş karakterleri.

DİYET YAPMA-NEFSİNE HÂKİM OL(AMA)MA

Yengeli Beslenme:Bir bayan diyetisyenin her lokmanızı saydığı,
karbonhidratını, proteinini, tuzunu, şekerini,
meyvesini en ince ayrıntısına kadar hesap edip
elinize verdiği reçeteye göre beslenmeniz.

İşmanlamak:Profesyonel yaşamın düzensizliği, uzun çalışma
saatleri, yaş ilerledikçe yavaşlayan metabolizmaya
karşın hızlanan yiyecekler (fast food), kebaplı- içkili
iş yemekleri yüzünden dengeli ve sağlıklı beslenemeyen
kişinin kısa süre içinde kilo alması, yağlanması.

GECE HAYATI-MEKÂNLAR-EĞLENCE
Açresif:Aç olduğu için normalden daha agresif
ve kaba davranan kimse.

Ödenazi:
Arkadaşlarıyla gece pahalı bir mekânda eğlenen
kimsenin, gece sonunda alkolün etkisi altındayken
aşka gelip masanın hesabını tek başına ödemesi.
Bir tür bütçesel intihar.

TELEVİZYON-RADYO-MÜZİK-MAGAZİN

Zaptallaşmak:Neyi, neden seyrettiğini bilmeden, bir programda
iki saniye bile durmadan saatlerce bir kanaldan
ötekine geçtikten sonra, beynin isyan edip vitesi
kendiliğinden boşa alması. Bu arada, elinizde kumanda,
bardak veya sigarayla uyuyakalmanız.
Bir günde on saat çalışan kişilerin sık yaşadığı bir ev hâli.

Popnografi:Aşırı derecede seks öğeleri içeren popüler müzik.

MEDYA-YAYIN
Dilozor:
Dildeki gelişmelere ayak uyduramadığı için
hâlâ Nuh Nebi’den kalma kelimelerle konuşup
yazan kimse. En favori sözcükleri; binaenaleyh,
zira, hâletiruhiye, filhakika, reisicumhur vb.

İSTANBUL

Kazmapolit:Şehir magandası. Yıllardır büyükşehirde yaşamasına
rağmen, karşılaştığı yeni kültürlerden zerre kadar bir
medeniyet kapmamış, yontulmamış, hödüklüğünden
zırnık kaybetmemiş zararlı şahıs.

Canavaroluşçuluk:İnsan hatasının, yetersizliğinin ve tembelliğinin
neden olduğu kötü durumları, uydurulan sembolik
canavarlara atfederek özeleştiri yapmaktan,
değişmekten ve bireysel gelişimden yırtmayı
amaçlayan Şark felsefesi ve düşüncesi.

DEVLET-İ ÂLÎ İLE İLİŞKİLER- SİYASET

Irktica:Irk kökenli gericilik.

Aklanbaç:
T.C. derin güçleriyle kalantor, hatırlı, ağır
ve suçlu abiler veya ensesi yağlı hortumcuların
oynadıkları saklan-aklan oyunu.

EKONOMİ

Kart topu:
Gözünüze önce küçük ve sevimli miktarlarda gözüken,
ama zaman içinde yuvarlana yuvarlana büyüyen,
sonunda da üstünüze çığ olarak düşen kredi kartı borcu.

Donfeksiyon:
İç çamaşırı üzerine uzmanlaşmış hazır giyim sektörü.

Malpazan:Bir malın sahtesini üreterek piyasaya süren kişi veya çete.

AVRUPA VE DÜNYA İLİŞKİLERİ

Azaptasyon:Eziyet çektiren, kişileri/kurumları zorlayan,
uzun ve yorucu adaptasyon ve değişim süreci.
Örnek mi? Türkiye’nin AB’ye azaptasyonu.

Eurotizm:
Bazı Türklerin Avrupa ve AB’ye karşı besledikleri,
arzu, şehvet ve ihtirasla yoğrulmuş sahiplenilme istekleri.

Çintifada:Çin’in son yirmi yılda başlattığı ekonomik hareketlenme,
silkinme ve dünya devlerine kafa tutma mücadelesi.

Kıroselleşme:
Görgüsüzlüğün, hödüklüğün tüm dünyaya
yayılması, globalleşmesi.

İNSAF KAYNAKLARI VE KARİYER
Riskjokey:Geleceğin mesleklerinden; risk analisti.

Pijama yakalı:Mavi veya beyaz yakalıyken işini kaybedip
evde oturmak zorunda kalan kimse.

OFİS ÇALIŞMALARI VE OFİSTEKİ DURUMLAR
Geyik fırtınası:
Ofis insanlarının bir odaya tıkılıp saatler boyunca
akıllarına gelen her şeyi konuştukları,
hazırlık yapılmadan gelindiği için de hiçbir sonuç
veya karar alınamadan biten, litrelerce çay ve
kahvenin tüketildiği plansız, programsız toplantılar.
İş hayatının %60’ını oluşturan akla ziyan seanslar.

Bölüm döşeği:Bir çalışanın emekli olmadan veya işten çıkarılmadan
önce son günlerini geçirdiği bölüm.

OFİS TİPLERİ

Büroletarya:Ofis emekçilerinden oluşan sosyal sınıf.

Aile şirreti:Amerika’da dandik bir paralı üniversite bitirdikten
sonra yurda dönüp, aile şirketinde üst düzey pozisyona
geçen patronun şımarık ve huysuz kızı.
Küçük hanım kimseyi takmaz. Yıllarca çalışıp kendilerini
kanıtlamış yöneticileri azarlar. Ofiste terör estirir.

İNTERNET Mİ, İNTERDERT Mİ?

Spamgetti:En az on kişi birbirine pasladığı için önünüze
başı sonu belli olmayan, upuzun bir liste ve
karmakarışık bir yumak kıvamında gelen spam mesaj.

D-mail: Dallama mail:“Neyi, kime ve neden yazıyorum?” diye düşünmeden
“Bu konu mesajı gönderdiğim herkesi ilgilendiriyor mu?”
sorusunu sormadan aklına gelen her şeyi,
herkese gönderen kafasız insanlardan gelen mesaj.

İNSAN HALLERİ
Çayyaş :
Sabahtan akşama kadar çay içen bağımlı kimse.
Türkler kahveden çok çayı severler.

Dekılte:
Görgüsüz, kıro erkeğin ipek gömleğinin önünü
derin açarak sergilediği kıllı ve altın kolyeli göğsü.
Nedense bazı kadınlar erkekte kıllı göğsü seksi bulurlar.

Hiç çamaşırı :Varlığı ile yokluğu belli olmayan kadın iç çamaşırı.

Duşünür :
Duş alırken gelen ilhamla ülke sorunları, hayatın anlamı
veya benzer derin konulara kafa yoran ve özgün fikirler
üreten entelektüel ve temiz kimse.

Cinekolog :
"Kızım, senin içine cin girmiş" diyerek kadınların
oralarını buralarını elleyen, cinsel tacizde bulunan hoca,
üfürükçü, rahatsız karakter.

Kankamatik :
Yolsuz kaldığınızda borç para aldığınız yakın arkadaş.

Efemdi :
Davranışları ve sözleri kadınsı olacak kadar nazik,
yumuşak ve ince erkek.

İçerdöver :
Her akşam bir yerde içip, eve zil zurna sarhoş gelip
karısını, çocuğunu döven hayırsız koca, kötü baba,
zayıf karakter.

Sinirbaz :
Nasıl olduğunu anlayamadığınız ve çözemediğiniz
bir şekilde, sizi her defasında sinirlendirebilen özel kimse.

Hafızapping :
Bir şeyi hatırlamaya çalışırken hafızanızda
attığınız hızlı tur.

Lafıza kaybı :
Söyleyeceğiniz sözü unutmanız.

Keldiven :
Saçı olmayan erkeklerin, kafalarını soğuk hava,
yağmur gibi dış etkilerden korumak için kullandıkları
şapka, peruk gibi gereçler.

Markalemun :
Saç şeklini ve rengini üzerindeki marka
giysiye göre değiştiren, dış görünüşüne
aşırı önem veren boş ve sığ insan.

Jeloğlan :
Saçlarına bir kutu jöle sürmeden asla insan
içine çıkmayan, görünüşüne fazlasıyla düşkün
genç erkek. Derler ki uzun süreli jel kullananlar
sonunda "jeltoş" olurlarmış.

İNCE İŞLER: TÖ BE OR NOT TÖ BE...

Tö be or not tö be…:
Uzun yıllar yasadışı faaliyetlerle uğraşan kulağı kesik
şahsın hapisten çıktıktan sonra, aynı pis işlere
bulaşmakla sakin ve namuslu bir hayat yaşamak
arasında yapması gereken zor seçim.

Keşportacı:
Sokağa tezgâh açmış uyuşturucu satıcısı.

Shopşal :
Büyük alışveriş merkezlerine gidip saatlerce
aylak aylak dolaşan, mağazaların önünde
dakikalarca dikilip boş boş vitrine, içerideki
bayan görevlilere bakan işsiz, güçsüz ve alık kimse.

Şenformasyon :
İyi, müjdeli haber.

Tükürükçe :
Konuşurken ağızlarından çok fazla tükürük
saçan kişilerin ana lisanı.

Zırvana :
Aptallığın en aşmış noktası. Zırvanın zirvesi ve nirvanası.
Salaklığın ulaşılabilecek en üst seviyesi.

OKUL

Tembesil:
Çok zeki olmamasının dezavantajını çok çalışarak
kapatacağına, bütün gün yan gelip yatan
tembel ve akılsız öğrenci, kimse.

Tıntınager:
13-19 yaşlarında boş ve cahil genç.

Notlakçı:
Üniversitede derslere girmeyen, sınavlara
başkalarının notlarından fotokopi çekerek
hazırlanan beleşçi ve hayta öğrenci.

SPOR

Sembolig:
Kimin şampiyon olacağına veya kimlerin küme
düşeceğine karanlık güçlerin karar verdiği,
şikenin kol gezdiği, bahis mafyasının sonuçları
belirlediği, bu yüzden de maçlardaki mücadelenin,
rekabetin göstermelik olmaktan öteye gidemediği futbol ligi.

Tutbolcu:
Kaleci. Futbol oyununda topu elle tutma
hakkına sahip olan ayrıcalıklı sporcu.

TRAFİK-ARAÇLAR

Binek Şaban:
Trafikte tehlikeli manevralar yapan,
yarım akıllı otomobil sürücüsü.

Ansürenör:
Sürücü eğitmeni. Acemi şoför antrenörü.
Gözü kara ve sabır taşı insan.

Solyangoz:
Otoyolda en sol şeride yerleşip çok düşük hızda
ilerleyen, arkasından gelen araçların birikmesine,
trafiğin sıkışmasına neden olan yavaş sürücü.

Silenci:
Trafik ışıklarında duran arabaların camlarını
üstünkörü sildikten sonra sürücülerden ısrarla
ve arsızca para dilenen kimse.

OTURİZM

Oturizm:

Modern insanın oturduğu yerden kalkmadan
seyahat etmesi. Bu profile sahip gezgin, yani
“Oturist” eğer isterse -havalimanı ve otel dışında
- ziyaret ettiği ülkenin topraklarına ayak basmadan
ve klimalı, tuvaletli, yemek servisi yapabilen tur
otobüsünden hiç inmeden bütün dünyayı gezebilir.

Panşehir:
Şehir hayatının panzehiri seyahat, tatil veya aktivite.
Ama Bodrum, Antalya, Çeşme gibi metropol mutantı,
ruhsuz, cüzzamlı mekânlara veya yurtdışındaki sıkıcı
turistik destinasyonlarda değil; kafa dinleyebileceğiniz,
spor yapıp şehrin biriktirdiği zehiri sisteminizden
atabileceğiniz, kuytu, huzurlu bir yer.
...
Kelimenü-Postmodern Yakıştırmalar
Hakan Yaman/Elma Yayınları

http://elmayayinevi.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with thumbnails