21 Kasım 2007

Turgay Fişekçi



Turgay Fişekçi 1956’da Balıkesir’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini ayni kentte tamamladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Avukatlık stajı yaptı. 1978’den bu yana çeşitli yayınevlerinde editör olarak çalışıyor. Sanat Emeği dergisinin yazı işleri yönetmeni oldu. Bir süre de YAZKO’da çalıştı. Adam Sanat Dergisi’nin sorumlu yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Halen “Sözcükler” adlı derginin sahibi ve yazı işleri sorumlusu olarak görev yapıyor.

İlk şiiri 1977’de yayımlandı. Sanat Emeği dergisinde yayınlanan şiirleriyle adını duyurdu. Genellikle kısa, yalın ve lirik şiirler yazdı. 1981’de ilk şiir kitabi Karda Işıltılar’la Akademi Kitabevi Şiir Ödülü’nü kazandı. Sonraki şiir kitapları : Kuşkuluyum Yaşadığımdan (1983), Yitik Bahar (1989), Dip Sevgi (1994), Sevgi Bağları (1998, Halkevleri şiir Birincilik Ödülü ve Behçet Necatigil Şiir Ödülü)

Çok sayıda şiiri bestelendi. Ayrıca şarkı sözleri de yazdı. 1990’da TRT tarafından pop müzik dalında yılın en basarili söz yazarı seçildi. 1992’de Çağdaş Türk Şiirinden Seçilmiş Umut Şiirleri, 1993’de Çağdaş Türk Şiirinden Seçilmiş Doğa Şiirleri adli antolojileri yayıma hazırladı.

Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'nın genel sekreterliğini de yürüten sanatçı, 1996’dan bu yana Cumhuriyet gazetesinin kültür sanat sayfasında “Defne Gölgesi” isimli kösesinde yazıları yayımlanıyordu. Bu yazılardan 1996-1997 dönemine ait olanlar Ari Bakış (1998) adıyla kitaplaştı. Goethe, Brecht, Hans Magnus Enzensberger gibi Alman sairlerinden yaptığı çeviriler yayımlandı. Ocak 2013 de bu gazeteye gönderdiği şu açıklamayla ilişkisini kesti:

"Cumhuriyet gazetesi yönetimi, gazeteye sembolik telif ücretleriyle dışardan yazı yazan bütün yazarlarına gönderdiği, son derece küçümseyici, değerbilmez bir dille kaleme alınmış bir mektupla, yazarlarına bedelsiz yazı yazmayı kabul ettiklerine dair bir sözleşme göndermiş ve imzalamalarını istemiştir.

Yazarlarının yıllardır özveriyle gazeteye yaptıkları katkıyı küçümseyen, hiçe sayan, ister yazın ister yazmayın havasındaki tavır karşısında, değerbilmez bir yönetimle çalışamayacağıma karar vererek 17 yıldır hiç aksatmadan sürdürdüğüm yazılarıma son verdim."

Çağdaş Türk şiiri içinde özel bir yere sahip, yalın anlatımına karşın slogan kullanmaması günlük konuları işlemesi, temalarında dış dünyayla iç dünyasını ustaca birleştirmesi ve bu iç dünyasının kapılarını okurlara açabilmesi şiirinin başta gelen özelliği Turgay Fişekçi şiirinin. Temel konuları hayat ve doğa. Çoğu şiirlerinde bu iki temanın karışımını ve derin bir hüzünle islendiğini görürüz . Aziz Nesin, onun daha ilk kitabi yayımlandığında, kendisini Türk şiirinde uzun yıllardır rastlanmayan “hikmet söyleyen bilge sair” olarak tanımlamıştı.



Yapıtları:

Aşk Hep Yeni Başlar, Bertolt Brecht, (çeviri), Adam Yayınları,
Fotoğraflarla Nazım Hikmet, 2006, N. Hikmet Vakfı yay
Türk Yazınından Seçilmiş Umut Şiirleri, 1995, Adam Yayınları,
Körler Alfabesi, Hans Magnus Enzensberger, (çeviri) 2000, İmge Kitabevi
Kumral Gökkuşağı, 2002, Adam Yayınları
Sevdalara Doyulamadı, 2004, Dünya Yayıncılık,
Unutulmaz Bir Andı Görüp Geçtiğim, 2007, 2006 Yayınevi
İnsan Üstüne Sorular Yanıtlar, 2007, 2006 Yayınevi,
Hep Yanımda Kal, 2006, İnkılap Kitabevi
Yitik Bahar, 1989, Adam Yayınları
Dip Sevgi, 1994, Adam Yayınları
Arı Bakış, 1998, Adam Yayınları
Raylar Üzerinde Avrupa, 2001, Adam Yayınları
Ayçiçeği Özlemi, 2003, Adam Yayınları
Türk Yazınından Seçilmiş Doğa Şiirleri, 1993, Adam Yayınları
Sevgi Bağları, 1998, Adam Yayınları
Marienbad Ağıdı, J. W. von Goethe, (çeviri) 1997
Hep Seni Sevdim, 2009, roman, Sozcukler Yayinevi
Güzelle Büyü, 2013, şiir, Sözcükler Yayınevi
Ayrılık Sonu, 2013

Ödülleri:

1981 Akademi Kitabevi Şiir Ödülü
1990 TRT En Başarılı Söz Yazarı Ödülü
1998 Behçet Necatigil Şiir Ödülü
1998 Halkevleri Şiir Ödülü
2013 Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü





Bendeki Turgay Fişekçi


Gözyaşlarım akıp boğmadan bu şehri
işte yine gidiyorum
çınarlar ,
bir çifti bir şehre güzel demeye yeter
yine sana kalıyor
yanaklarında dört mevsim badem çiçekleri
başlasam sanki onlarda ağlayacak
binbeşyüz yıldır hala çocuk kale burçları
yine sana
okulunun duvarı sana kalıyor
oturup söyleşesin
gözlerinin parlaklığı
çevreni mutlu etsin diye alçacık örülmüş
fulya, çiğdem, nergis tüm aile
eskiden burda yaşarmış
ben,
hep yabancısı bu şehrin
sana doyasıya bakamadan gözlerim
işte yine gidiyorum
bin bir rüyanın oynaştığı çiniler
biri olsun gecelerimi paylaşmadan
gözyaşlarım akıp boğmadan bu şehri
işte yine gidiyorum
yine bana sensizlik kalıyor
yine sana sessizlik...



Sorma bana kimim
nerden geldim buraya
gözlerimdeki kırmızı bulutlar
hangi günlerden sorma.
elbet olmuştur geçmişte
açıklanamaz şeyler
bağlardan çaldığım üzümleri
yemişimdir yaslanıp mavi göğün göğsüne
sorma bana kimim
yaşım kaç , işim ne?
bana “seviyor musun?” de.
başka bir şey sorma...



Hayat kar altında kalan bir bahar
çiçekleri üzerinde ölüyor en bereketli ağaçlar
üretkenlik dört duvar arasında
kar yağıyor bahar dallarına
üç bin yıllık hayatın bilgesi
sevene acı veren bedeni bal ülke
ışıkların ardında solup gidiyor insanlar
kar yağıyor güneşli kirpiklerine
yalnız sevda ve kocalma hüznüydü isteği
karşında bir sigara içip ölebilirdik
ilk sen mi soldun böyle uzak toprağından
denizlerde yatanlar adları yitik
boyna dolanan kement, Magosa kalesi
hepsi sayılsa tümü bir tarih mi ?



Aşkın yerini aradık hayatta dönüp dolaşıp
oysa hayatın kendisiydi aşk
altına yatsam ağacının
gökler sevdiğimin gözleriyle dolar



Ölmemek,
bir insanın sevdiklerine verebileceği
                            tek armağan...




Kim bilebilir renklerin yaşını
asılı geleceğim
       belki turuncusunda...



Ne zaman yeni bir insan tanısam
gençte olsa, yaşlı da
yüreğinde sönmeyen bir yıldız vardır,
o ışığa aşık olurum ilk görüşte...



İnsan ne zaman insandır ?
En güçsüz yanlarını gizleyemediğinde...

İki insan arasında diyalog ne zaman kurulur ?
Bir insan en güçsüz yanlarını sergileyip
öteki de onu anladığında..

Bir insan ne zaman sevmeye başlar ?
Karşısındaki de onu sevmeye başlayınca..

Sevgi ne zaman biter?
Hiç bir zaman..

Peki insan ne zaman biter ?
Artık sevmeyince



Bir insana, ne zaman
tüm insanlarca değer verilir ?
Öldükten sonra
ama neden ?
çünkü yaşarken "değer" değil, insandır...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with thumbnails